Beyoğlu, hem Türkiye’nin, hem de dünyanın en önemli cazibe merkezlerinden biri. Çok dinli, çok dilli, çok kültürlü, çok renkli bir bölge. Mimarisiyle bir açık hava müzesi. Kültürel etkinlikleriyle, devasa bir sahne. Her gün 2,5 milyona varan ziyaretçisiyle turistik ve ticari bir çarşı. Adı, imajı ve bilinirliğiyle, küresel bir marka.
Dolayısıyla Beyoğlu’nun kendine özgü bir atmosferi, tarihsel bir vakarı ve hassas bir dokunulmazlığı var. Beyoğlu’nda bir taşı yerinden oynatmak bile, bir meşruiyet onayı gerektiriyor. Bizler, bu bilinçle, vatandaşın aktif ve çok yönlü katılımını sağlamaya dayalı bir “yönetişim” sistemi uyguluyoruz.
Sıklıkla söylüyorum, buraya da yazayım: Çalışmak, en büyük erdemdir. Neden? Çünkü, bir iş yapmak veya eser meydana getirmek üzere yürüttüğümüz çaba, aynı zamanda ahlaki bir değer ihtiva eder. Çalışmanın kendisi bir dua gibidir. Çalışmanın kendisi bir barı mesajı içerir. Çalışan insanlar, normal olarak başkalarının faydasına açık bir değer üretirler. Bu da dostluğun, kardeşliğin somut ifadesidir. Hz. Ali, “Çalışanlar bozuk düşüncelere kapılmazlar, tembeller ise ruhlarını yaralanmaktan kurtaramazlar” buyuruyor. Hakikaten, çalışmak, maneviyatımızın sıhhati açısından da büyük bir önem arz ediyor. Fransızların büyük romancısı Victor Hugo, “Düşünmek, yaşam enerjisi verir; çalışmak ise yaşamın kendisidir” yazmış. Demek ki yalnızca düşünüp, plan yapıp, konuşarak yaşayamayız.
Yaşamak, yani başkalarına, dünyaya katkı sunmakla, çalışmakla eşdeğerdir. Bana çok çarpıcı görünen bir alıntı daha: “Dehanın yüzde 1’i ilham, yüzde 99’u alın teridir.” Bunu, ünlü mucit Thomas Edison söylemiş. Çalışkanlığın, dehayla bir tutulması, eyleme dökülmeyen, esere dönüşmeyen zekanın bir ziyan olduğu fikri, hiç de yabana atılır gibi değil. Gelelim bize. Yani, Beyoğlu Belediyesi’ne. Beyoğlu, küresel bir metropol, tarihsel değerler bakımından zengin, medeniyet harikalarıyla dolu bir şehir olan İstanbul’un en önemli kentlerinden biri. Diyebiliriz ki, Beyoğlu, İstanbul’un, giderek Türkiye’nin vitrinidir. Her gün yaklaşık iki milyon insanın uğradığı, küresel bir cazibe merkezidir. Kültürel, ekonomik, sanatsal, turistik faaliyetlerin kesintisiz bir şekilde, gürül gürül aktığı bir kent…
Beyoğlu, bir açık hava müzesi. Beyoğlu çok kültürlü, çok dilli, çok dinli… yapısı itibariyle, zengin bir demokratik model niteliği taşıyan bir kent… Bir de hiç kuşkusuz, Beyoğlu’nun kendine mahsus atmosferi, ahengi var. Burada eski bir Rum türküsü de, bir rock’nroll şarkısı da, ilahi de, arabesk de kulağınıza art arda, iç içe çalınıverir. Burada ezan sesleriyle çan sesleri birbirini hiç incitmeden yükselirler.
Fransız mimarisiyle Osmanlı mimarisi Beyoğlu’nda ortak duvarlara sahiptir. Şaka gibi, fakat İtalyan restoranında, Rus garsonla, İngilizce konuşup halis Türk ayranı sipariş edeceğiniz yer, Beyoğlu’dur. Bizler, bu ahengi, bu letafeti, bu Beyoğlu ruhunu en iyi şekilde kavramanın, özümsemenin derdindeyiz. Beyoğlu’nun temsil ettiği insanlık değerlerini, buradaki ballanmış, şerbetleşmiş medeniyet alametlerini koruma ve yüceltme azmindeyiz. Yıllardır gecemizi gündüzümüze kattık.
Mimariden çevreye, eğitimden sosyal yardıma, kültürel etkinliklerden istihdama kadar birçok alanda yenilikçi çözümler ürettik. Büyük mesafe kat ettik. Dahası, birçok alanda yeni yaklaşımlar, projeler ve çözümler sunarak Türkiye’ye öncülük ettik. Tek sırrımız vardır: Çalışmak. Elbette güler yüzlü, şeffaf ve katılımcı bir tutum benimsedik. Bilhassa bilişim teknolojisinin imkânlarını, belediyecilik hizmetlerine adapte ederek, projelerimizi vatandaşın iştirakine ve katkısına açık tuttuk.
Her adımda kendimizi aşmayı gözettik. Bundan sonra da hep hızımızı arttırarak yola devam edeceğiz. İnsan sevgisi, millete sadakat ve çalıma şevkiyle, yolumuza doludizgin devam edeceğiz. Beyoğlu’nu anladığımıza, Beyoğlu’nun da bizi anladığına inanıyorum. Küçük bir şey söyleyeceğim. Bana diyorlar ki “Sürekli gülüyorsun, nasıl bu kadar neşelisin?” Ben de diyorum ki “Bizim gülümsememiz, sizlerin yüzlerinizdeki memnuniyet tebessümünün bir yansımasıdır. Biz sadece sizden aldığımız ışığı yansıtıyoruz.” Dilerim, hizmet vazifemiz devam ettiği müddetçe, vatandaşlarımızın yüzündeki o memnuniyet tebessümü hiç kaybolmasın.
Şu dünya güzeli Beyoğlu’nda, şairin de dediği gibi “ömrümüz oldukça” dostluğumuz pekişerek, hoşnutluğumuz artarak yaşayalım… Son olarak, belediyemizde emek veren, Beyoğlu tebessümünü inşa eden tüm çalışma arkadaşlarıma, ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Daha aydınlık, daha güzel, daha sevinçli bir Beyoğlu’na doğru… Tam yol ileri!
Selam, sevgi ve saygılarımla…
Ahmet Misbah DEMİRCAN
Beyoğlu Belediye Başkanı